baloncuklar

31 Ekim 2011

ZEBRA KEK



Kırmızı gülBugün sizlerle İkindi ve akşam çaylarının yanına eşlik edicek nefis mi?Nefis,ismiyle olduğu kadar görünümüyle de dikkat çeken,şık sunumlu kek tarifi paylaşıcam.Görünümü Zebrayı andırdığı için sanırım bu ismi almış:)

MALZEMELER:
2 Yumurta
270 gr. 1,5 Su bardağı tozşeker
350 gr. 3,5 Su bardağı un + 20 gr.1 yemek kaşığı un
1/2 Su bardağı sıvıyağı veya zeytinyağı
1/2 Su bardağı su
1 Su bardağı süt
1 Paket kabartma tozu
1 limon veya portakal kabuğu rendesi (rendenin ince tarafıyla rendeleyin)
2 Yemek kaşığı kakao
HAZIRLANIŞI:
Önce yumurta ve şekeri yoğunlaşıp beyazlaşıncaya kadar mikserle çırpın.
Sıvı malzemeleri ilave ederek karıştırın.(yağ,su,süt)
Un ve kabartma tozunu eleyerek ekleyip tekrar çırpın.
Kek hamurunu eşit olarak 2 ayrı kaseye bölüştürün.Birine limon veya portakal rendesini ve + 1 y.k. unu. Diğerine kakaoyu ekleyip karıştırın.
Her iki kek hamurunun içine aynı büyüklükte orta boy birer kepçe koyun.
Kek kalıbının veya tepside pişirecekseniz tepsinin her tarafını yağlayın.
Püf noktası burada başlıyor,Zebraya dönüşme işlemi:Sıralaması önemli değil.
Ben beyaz hamurla başladım.Önce beyaz kek hamurundan kepçeyle tepsinin tam ortasına 1 kepçe kek hamuru dökün,hemen ardından döktüğünüz hamurun tam ortasına kakaolu kek hamurundan 1 kepçe dökün hamurlar bitene kadar bir beyaz bir kakaolu olarak ayni şekilde devam edin. (Yemek kaşığı kullanırsanız 2 şer kaşık koyun.)
Ortası oyuk kek kalıbına yapıyorsanız benim gibi. Kek kalıbının çevresine yukarıdaki işlemi uygulayın.
5 dakika önceden ısıtılmış 170 derece fırında pişirin.  

 ZEBRALI NOTLAR; Zebra şekli vermek için hamurları birbirinin üstüne kek harçlarının tam ortasına gelicek şekilde dökün.Bu işlemi seri şekilde yapın.çünkü ilk döktüğünüz hamurun yayılmasına izin vermeden diğer hamuru dökmelisiniz.
Her 2 hamurun içine aynı büyüklükte ayrı ayrı kepçe koyun.Kepçeniz büyükse kek haçlarını yarımşar kepçe kullanın.Ben üstteki malzemelerle küçük boy çiçek şeklindeki kek kalıbımda pişirdim.
                      Afiyet olsun...
                                    

29 Ekim 2011

DEĞİŞİK MEYVELERLE PARFE'LER

Kırmızı gülCumhuriyet Bayramımız kutlu mutlu olsun:)Ülkemiz için Sevgi,Barış,Dostluk,Huzur dolu bayramlar geçirmemizi diliyorum.
 (Zamanlaması soğuk havalara uymasa da.) Ailenin isteği üzerine bu yaz sık sık yaptığım,fakat yazılması geciken. Sizlerle paylaşmak ve arşivimde bulunmasını istediğim sevilen dondurma tadında lezzetlerle sizlerleyim:)İşte çeşit çeşit meyvelerle çabucak hazırlayabileceğiniz nefis tatlı lezzetler:)

DONDURMA TADINDA ÇİLEKLİ TAZE  KAYISILI  PARFE
MALZEMELER;
2OO ml. 1 Kutu krema
1 poset krem şanti çilekli
1 Kase taze kayısı
1 Paket hazır çilek sosu
 HAZIRLANIŞI:
Önce soğuk kremayı hafif yoğunlaşıncaya kadar mikserleyin.
Krem şantiyi ilave ederek tekrar iyice yoğunlaşıncaya kadar mikserleyin.
Kremanın içine,taze kayısıların çekirdeklerini çıkarıp küçük küçük doğrayın.
Tüm malzemeyi silikon veya tahta kaşıkla karıştırın.
Arzu ettiğiniz bir kalıba yerleştirip,buzluğa kaldırıp,en az 1 gece bekletin.
(Ben yuvarlak kaseye ve silikon kalıplara paylaştırıp No frosta kaldırdım.)
Ertesi gün,çilek sosunu üzerindeki tariften daha az suyla pişirin.
Soğuyan çilek sosunu,servis zamanı parfenin üzerine dekoratif şekilde gezdirin. 

         Afiyet olsun...

 KARIŞIK  MEYVELİ  BATON  PARFE
MALZEMELER:
1,5 Su bardağı soğuk süt
1 Kutu krem şanti kakaolu  (2 poşet)
1,5 Paket kakaolu petibör bisküvi
1 Su bardağı badem. (Fındık veya ceviz de olur.)
2 Orta boy armut
1 orta boy şeftali
5 - 6  Adet kırmızı erik
HAZIRLANIŞI:
Önce soğuk sütle krem şantileri yoğunlaşıncaya kadar mikserleyerek,buzdolabına kaldırın.
Bisküvileri ve bademleri rondo da çekin.
Armut ve şeftalinin kabuklarını soyun,erik ve diğer meyvelerin çekirdeklerini de çıkarıp minik minik doğrayın.
Çırptığınız krem şantinin içine,rondo da çektiğiniz bisküvileri,bademi,doğradığınız meyveleri ilave ederek spatula veya tahta kaşıkla karıştırın.
Streç film veya kestiğiniz buzdolabı poşetini baton kalıba kenarları dışarı sarkacak şekilde yerleştirin.
Parfeyi içine boşaltıp,üzerini düzeltin ve streç'in sarkan uçlarını da üzerine kapatın.
Buzdolabının No frost kısmında en az 1 gece bekletin.Servis zamanı parfeyi servis tabağına çıkararak arzuya göre çikolata sos gezdirin.
Çabuk yumuşadığı için buzluktan çıkarınca fazla bekletmeden dilimleyerek servis yapın. Afiyet olsunn...

   ŞEFTALİ'Lİ  PARFE
 MALZEMELER:
1,5 Su bardağı soğuk süt
1 Kutu krem şanti (2 poşet)
220 gr. 1 Paket ülker pötibör şoko bisküvi (Kakaolu veya sade petibör büsküvi de olur)
1 su bardağı kavrulmuş,çekilmiş fındık
4 Adet büyük boy şeftali
Arzuya bağlı çikolata rendesi

HAZIRLANIŞI:
Büyükçe bir kase de krem şantiyi sütle birlikte koyulaşıncaya kadar mikserleyin.
İçine elinizle kırıkladığınız bisküvileri fındığı,kabuklarını soyup,minik minik doğradığınız şeftali'leri ilave edip karıştırın.
Baton veya yuvarlak kalıbın içine uçlarını dışarı sarkıttığınız streç film veya kesip açtığınız buzdolabı poşetini serip boşaltın.
Ben çiçek şeklinde borcama sera streç serip içine önce rendelenmiş çikolataları serptim.Üzerine parfeyi boşaltıp düzelttim.
Üzerini poşetin dışarı sarkıttığınız uçlarıyla kapatıp,buzdolabınızın No frost kısmına kaldırın.En az bir gece bekletin.Çabuk yumuşadığı için fazla bekletmeden buzluktan çıkarınca dilimleyerek servis yapın.

Alt resimde,başka bir zaman da,pötibör büsküvinin sadesiyle hazırlayıp,çikolatalı sosla süslediğim Şeftali'li parfe.

          Afiyet olsun...


27 Ekim 2011

SİNOP KAHVALTISI


Kırmızı gülTüm izleyicilerime sevgiler,selamlar.
Sinop dosyasını kapatmadan önce <Sinop belgeselinde> yazmayı unuttuğum Sinop'un meşhur nokul,undan bahsetmek.Ve Sinop'tan döndüğümde komşularıma sinop'a ait lezzetlerle,hazırladığım ikindi çayını paylaşmak istiyorum. 
Masamda ki gelirken getirdiğimiz,Sinop'a ait lezzetler;
Taze köy peyniri,
Taze tereyağı,
Organik domatesler,tarladan koparılmış
Kızılcık marmelatı (Hatice ablam verdi,harikaydı.)
Acıka Sinop'ait (Onu çok sevmedim,benim acıkanın lezzeti bambaşka)
Nokul, (Yanımıza yolluk olarak verilmişti.2 tanesini komşularım için ayırmıştım.)
Sirkeli patlıcan.
Sinop'ta nokul satan yerler de alttaki resimde gördüğünüz büyüklükte nokullar 2,5 tl.satılıyor.Sabah yürüyüşüne çıkanlar nokulunu alıp doğru çay bahçelerine gidiyorlar.Resimdekiler biri kıymalı,biri üzümlü cevizli.
   
  İŞTE SİNOP'UN MEŞHURR NOKUL,U
Aslında bir çeşit börek,ama o yöreye ait geleneksel bir lezzet.Önceden bayramlarda gittiğimizde arife gününden fırınlar yakılır.Rahmetli kayınvalidem ve yengemler bütün gün tepsiler dolusu nokul hazırlardı.Dini bayramlarda (Üzümlü cevizlisi,kıymalısı) hazırlanıp gelenlere nokul ikram ikram etmek Sinop'a ait güzel bir gelenek.Aile kalabalık olunca ve gelen gidene de ikram edildiği için,çabucak da tüketiliyor.Tepsiler dolusu yapıldığı halde bayatlama gibi bir sorun yaşanmıyordu.)) Zaten günlerce dursa da bayatlamıyor.

MALZEMELER:
2 Yemek kaşığı yoğurt
2 Yemek kaşığı sıvıyağ
1,5  Su bardağı ılık su
1 Yumurta
1 Paket instant kuru hamur mayası
1 Tatlı kaşığı dolusu şeker + 1 Çay kaşığı dolusu tuz
Aldığı kadar un

İÇ MALZEMESİ:
300 gr.Ceviz içi (rondoda irili ufaklı çekilmiş)
350 gr.Kuru üzüm
Tahin + tozşeker veya Petmez + sıvıyağı  (Arzu ederseniz sıvıyağ yerine tereyağı)
Üzerine sürmek için 1 yumurta ve susam,çörek otu.
Aslında aldığı kadar un tarifleri hoşuma gitmiyor.Büyük oğlumun hediyesi dijital tartı mutfağıma girdiğinden beri hem gr. hem de bardak ölçüsü vermeye dikkat ediyorum. Bu sefer de tarttım ama Maalesef not etmeyi unutunca emin olamadığım için de aldığı kadar un demek zorunda kaldım.

HAZIRLANIŞI:
(Tahminim 6 -7 bardak kadar un gitmişti)Hamuru yoğuracağınız kapta önce 4 bardak kadar unu,maya,şeker ve tuzu karıştırıp ortasını açın.Ortaya sıvı malzemeleri yoğurt,yağ ve yumurtayı kırıp elinizle karıştırın.Suyu ilave edip tekrar karıştırın.
Kenarlardan unu alarak yoğurmaya başlayın ve ele yapışmayan bir hamur oluncaya kadar  un ilave ederek yoğurun.Üzerini örterek 1 saat mayalanmaya bırakın.
Açma işini alt kat komşuma devrettim.Bana iç harcını sürme işi düştü.Hamur 6 ya bölündü,(hamur pazıları çok büyük değildi.)
Önce hamuru açtık,üzerine 2 yemek kaşığı sıvıyağ gezdirip,hamurun her tarafına yayıp elimizle hafif hafif esneterek hamuru biraz daha büyülttük.Açtığınız yufka mümkün olduğunca ince olmalı.Sonra sırasıyla önce 2 yemek kaşığı tahini kaşıkla gezdirerek elimle yufkanın her tarafına sürdüm, sonra 2 - 3 yemek kaşığı petmezi döküp kaşığın tersiyle yayarak üzerine bolca kuru üzüm ve ceviz serptim.Hamuru çok sıkı olmıycak bir şekilde rulo olarak yuvarladığınız uzun ruloyu kendi etrafında dolayıp tepsinin ortasına gül şeklinde koyun.
Diğer 5 hamur pazısını da tek tek açarak ayni şekilde iç malzemesiyle hazırlayıp ortaya koyduğunuz gül şeklindeki hamurun etrafına sırasıyla dolayın.Üzerine 1 yumurtayı çırparak sürüp,fırında kızarıncaya kadar pişirin.
NOT;Aslında petmez yok,yerine tozşeker serpiliyordu.
(Ben tozşeker yerine petmez kullandım) Tahin sürmeden de yapılıyor.
NOKUL hamuru kabartma tozu ve maya ile 2 ayrı şekilde de yapılıyor.Yukarıda tepsiye gördüğünüz maya ile yaptığım.Aşağıdaki 4 adet olan da kabartma tozu ile hazırladığım Benim fikrimi sorarsanız mayalısını daha çok sevdim.))

Kabartma tozuyla yapılanın tarifi.
MALZEMELER:
1 Çay bardağı zeytinyağı
1 Çay bardağı yoğurt (kaymaklı tarafından)
1 Yumurta
1 Yemek kaşığı sirke
1 Paket kabartma tozu
265 gr.Un 2,5 su bardağı kadar (son yarım bardak unu yavaş yavaş ilave edin.Ele yapışmayan bir hamur olucak)
Üzerine sürmek için, 1 Yumurta

 İÇ HARCI:
150 gr. Kıyma
1 soğan (ince doğranmış)
1 Yemek kaşığı sıvıyağ

DİĞER İÇ HARÇ: Tozşeker - ceviz - kuru üzüm.
Üzerine sürmek için yumurta. Susam,çörek otu,toz haşhaş.(hangisini isterseniz)

 HAZIRLANIŞI:
Önce sıvıları karıştırıp,sonra kuruları (un ve kabartma tozu) eleyerek ilave edip yoğurdum.Hamuru 15 - 20 dakika kadar dinlendirip 2,ye ayırdım. 
Birini açıp içine kavrulmuş kıymalı harç serperek rulo yaptım ve kendi ekseni etrafında doladım.
Diğer hamuru da açıp içine tozşeker,kuru üzüm ve ceviz serpiştirip ayni şekilde doladım.Üzerlerine yumurta sürüp kimine susam,kimine çörekotu,kimine de toz haşhaş serperek fırnda kızarıncaya kadar pişirdim.
NOT; Bu malzemelerle resimde gördüğünüz büyüklükte 2 nokul oldu.
Ben 2 ayrı hamur hazırladığım için 4 adet nokul hazırladım.Yağlı hamur olduğu için açması zor oluyor ama,mümkün olduğunca ince açmaya çalışın,

Nokulu ister yukarıda ki tepsideki gibi,ister alttaki gibi tek tek hazırlayın.
 
           
SİRKELİ PATLICAN
Hatice ablamın meşhur sirkeli patlıcanın,dan bahsedeyim.Sinop'a mı? ait bilmiyorum ama şiddetle yapmanızı öneriyorum.Bir zeytinyağlı çeşidi olarak ana yemeğin yanına çay masalarına her yere yakışır.Biz çokk sevdik.Patlıcanın haşlanmış ve unlanmış haliyle yağ çekmemesi ve çok az yağda kızarması,kızartma sakıncasını da hafifletiyor:)


MALZEMELER;
1kg.Patlıcan
1/2 Çay bardağından biraz fazla sirke,üzerini suyla tamamlayın
3-4 diş sarımsak
1kase sarımsaklı yoğurt
Kızartmak için sıvıyağ
Un ve tuz

HAZIRLANIŞI;
Sirkeli patlıcan için çok kalın olmayan orta boy patlıcan seçmelisiniz.Büyükse ortadan 2 ye bölerek hazırlarsınız.

Patlıcanları alacalı soyarak,İki başlarından ayırmadan bıçakla artı şeklinde kesip,bir süre tuzlu suda bekletin.
Tencerede suyla ve tuz ilavesiyle haşlayın.
Haşlanan patlıcanları süzgeçe döküp,soğuk sudan geçirin.(Suyu iyice süzülsün)
Sonra una bulayarak,kızartın.(Ablam teflon tavada bol yağda değil de tavayı kaplıycak kadar az yağda ve tavası büyük olduğu için 1kg.patlıcanı bir seferde kızartmıştı)
Kızartırken,sizin tavanız küçükse parti parti kızartıp,kızaranları hepsini alıcak yayvan bir tencereye çıkartın.
Patlıcanlar kızarırken sirkeli suyun içine dövdüğünüz sarımsakları ekleyin.Patlıcanların her iki tarafı da kızarınca üzerine gezdirin.Sirkesini çektirinceye kadar kaynatıp ocağı söndürün.
Servis yapıcağınız borcama veya tabağa patlıcanları çıkarıp tamemen soğuyunca üzerine sarımsaklı yoğurdu gezdirin.
NOTLAR:Ben önce aslına uyarak sadece yoğurtla yaptım.Ev halkı ve komşularım beğenip de istekler artınca tekrar yaptığımda azıcık renklendirip lezzeti daha da arttırayım diye.Üzerine domates sos ve maydanoz serptim.  
                         Afiyet olsun...
                               Kırmızı gül

11 Ekim 2011

MİNİ SİNOP BELGESELİ


Kırmızı gülTüm ziyaretçilerim ve blokcu dostlarım,herbirinize günaydınlar.Gününüz aydın olsun.
Sizlerle ayrı kaldığımız bu süre içinde sizleri ne kadar özlemişim.
Biz aile,akraba ziyaretlerimizi tamamlayıp evimize döndük.Hasret giderdik,gezdik,gördük,yedik,içtik.Hani tadı damağımızda kaldı derler ya.İşte bizim için de öyle oldu.Her zaman derim kalabalık aile bir başka güzel oluyor.Ben kalabalık bir ailede büyümediğim için bu hasretimi de eşimin ailesiyle gideriyorum.Eşim 9 kardeş olunca (Bir ağbimiz rahmetli oldu,şu an 8 kardeş.) benim de ağbilerim,ablalarım,
yengelerim,yeğenlerim çoğalmış oldu.Maalesef eşim de ben de ailelerimizin en değerli varlıklarından Anne,Balarımızdan yoksunuz.Mekanları cennet olsun.Sinop'a gidince lk işimiz büyüklerimizin kabirlerini ziyaret etmek.Sonrasında tüm aile hasret gidermek.
İlk günler köyde, sonrasında şehir merkezinde kaldık.Köy merkeze 15 dakika uzaklıkta.Kalabalık bir aile grubuyla karşılanıp, hep birarada olmak.Hele son gün 30 kişilik aile grubuyla çay bahçesinde kahvaltı ve ardından uğurlanışımız.Harika bir duygu seli yaşattı bize.Büyük küçük herkese sonsuz teşekkürler.

                      Köyümüzden kareler.        
 Köyümüzün camisi.Cami ve ev öyle yakın ki,öndeki fırın da bizim fırınımız.
Fırınlar yakıldı.
                               
 Ailenin meşhur mısır unlu bulamaçları,pideleri yapıldı.Kızım gitmeden siparişleri vermişti yengesine :)
Oğlum tavukları elleriyle besledi.Eee sabahları taze yumurtalarını yiyip beslememek olmaz değil mi? :)
                            

  
Yeni sağılmış taze sütler içildi,mımm mis mis

Salkım salkım dalından koparılmış  üzümler,incirler yenildi.
                                              

           
        
Bir başka gün Sinop'un meşhur mantıları açıldı,kocamannn tencerede odun ateşinde pişirildi.Eee kolay değil  unuttuğum yoksa 25 kişiydik.
                                      

             

           
Kuyunun yanında kilimler serilip,bol sohbetli kahve keyfi yapılmadan olmaz dimi?
                                          

Bizler yerken onlar aç mı kalsın?
       
Ohh annecikleri doyurdu yalanırlar tabii
Eşimin okuduğu ilköğretim okulu
                                  

                              Sıra geldi SİNOP gezimize;
Türkiye'nin en kuzey noktasında bir ada şehri olan Sinop,doğal güzelliklerle donanmış.Harika  mesire yerleriyle,limanıyla,balıkçı tekneleriyle,berrak deniziyle,aşıklar caddesiyle,adasıyla,tarihi eserleriyle,adeta doğal tabiat örtüsüyle örtülmüş.Fazla çalışma alanları olmadığı için göçler yaşadığından doğal güzellikleri bozulmamış.Bundan dolayı yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olması sebebiyle yazın nüfusu 2 - 3 kat daha fazlalaşan gezilesi görülesi bir ilimiz.Değişik bir yere tatile gitmek istiyorsanız,mutlaka Sinop'a gidin görün derim ben.
                        Şimdiden iyi seyirler...  
                                

Balıkçı tekneleriyle
                       Ara sokaklarıyla
Geniş caddeleriyle

               Modern binalarıyla
            Denizle bütünleşen manzarasıyla Sinop.

 Şehrin merkezinde bulunan <<AŞIKLAR CADDESİ>>Çok önceleri,denizin kıyısında dalgalarla ıslanan,ahşap yalıların süslediği bir caddeymiş.Şimdi deniz doldurulmuş,yalıların yerini apartmanlar almış.Eskiden aşıklar mı gezmiş bilmem ama bugün bir tarafında altlarında cafeleriyle apartmanlar.diğer tarafında denizin kıyısındaki kaldırımlar.Sinopluların yürüyüş yaptıkları yer halini koruyor.Ablamın  aşıklar caddesindeki evinin balkonundan güneşin doğuşuna ve batışına şahitliğimiz olmuştur.

Ablamın oğlunun baba mesleğini devraldığı meşhur Ülgen kotra eviyle,

Yeğenimin götürdüğü, mantı eviyle,

 Köyde yapılanlar olsun,mantı evinde olsun mantıların tadına doyamadık.Sinop'a gidip de meşhur cevizli
mantısını yemeden dönmeyin derim.Vee bu mantıları yedikten sonra,ben bugüne kadar mantı yememişim :)

                                    
ŞAHİN TEPESİ;
Seyir tepesi diye de anılan Sinop'un Pierre Lotisi de denilen yer.Buradaki cafede çayınızı yudumlayarak Sinop'u kuşbakışı seyredebilirsiniz.
SİNOP KALESİ
Şehri korumak amacıyla M.Ö. 7.yüzyılda yapılan kale.Roma,Bizans ve Anadolu Selçukluları döneminde onarılarak yeni bölümlerle sağlamlaştırılıp geliştirilmiş.Kalenin duvarları 2050 m.uzunluğunda.25 m. Yüksekliği, 3 m.genişliğindeymiş.2 ana giriş kapısı bulunmaktadır.Sinop'a bakan kapının üzerindeki kitabede aynı zamanda Alanya kalesini yapan Mimar Ebu Ali-ül Halebi tarafından tersane ile birlikte kalenin yapıldığı yazılıdır.              
    
   Kaleden yukarı çıkan merdivenleri çıktığınızda kalenin cafesine ulaşıyorsunuz.
                                                 
              Kaleden şehrin o güzel manzarasını seyrediyorsunuz.

SİNOP CEZAEVİ; 
Sinop‘un son yıllarda simgesi haline gelen Tarihi Sinop Cezaevi 1999 yılında turizm amaçlı,kapılarını Turizm ve Kültür Bakanlığı izni ile açmıştır.Bir çok dizi ve filmlere konu olmuş.Enson <<Parmaklıklar Ardında>>adlı dizi filmin çekildiği.Türk edebiyatının birçok yazarının yattığı,Sebahattin Ali'nin burada yazdığı.<<Dışarıda deli dalgalar<< gelir duvarları yalar<< seni bu sesler oyalar<<aldırma gönül aldırma>>şarkısının bestelendiği.300 demir kapısı, dev gibi gardiyanlarının  olduğu.Sadece1 kişinin kaçmayı başardığı başka kimsenin kaçmayı başaramadığı  söylenen bu yerde, her koğuşunda kimbilir ne öyküler,ne hüzünler gizli.Tuvaleti içinde olan küçücük karanlık hücrelerini,taştan koğuşlarını gezmek bile insanı ürpertiyor. 
                                
                                             

 
Hapishanenin Pala bıyıklarıyla ünlü pala lakaplı eski emekli gardiyanı

MEDRESE;Önceleri medrese olan.Şimdi kültür sanat evi olarak kullanılan,tamamen mermerden yapılmış açık avlusunun ortasında şadırvanıyla otantik bir havaya bürünmüş. Her iki cephesini çevreleyen cafe,çay evi,hediyelik eşya,el işlemeleri dükkanları hatta dokuma yapan tezgahı bile bulunuyor.
                           
                            



AKLİMAN;Sinop ili sınırları içinde Şehir merkezine 9 km.Uzaklıkta muhteşem doğa manzarasına sahip küçük şirin bir köy.Sinop'tan ince buruna en kısa buradan gidildiği söyleniyor.

  
HAMSİLOS KOYU;Şehir merkezine 11 km.uzaklıkta. Ormanın yeşiliyle,denizin mavisinin iç içe geçtiği adeta bir doğa harikası.Merkeze yakınlığından dolayı milli park oluşuyla,Sinop'luların en önemli piknik alanı olmuş.Ayrıca Karadeniz de azınlıktaki koylardan biri olarak fırtınalı havalarda balıkçıların sığınağı olmuş.
İskandinav ülkelerinden Norveç'te rastlanan ve denizin karaya girintiler halinde sokulmasıyla oluşan bu manzaralar. Türkiye'de yalnızca sinop civarlarında rastlandığını biliyor muydunuz?
                               


İNCE BURUN;
Sinop'a yolunuz düşerse.Şehir merkezine 19 km. uzaklıktaki Türkiye'nin en kuzey ucu olan <<İNCE BURUN>> mevkisini mutlaka görün.Giderken üzerinize ceket,mont benzeri kalın birşeyler alın.Müthiş rüzgar var.Arabanızla çeşit çeşit ağaçlarla çevrili ormanın içinden geçerken ayrı bir huzur duyarak ince buruna ulaştığınızda,ilk gördüğünüz şey,muhteşem heybetiyle kartpostal güzelliğindeki deniz feneri oluyor.Yalnızlığı çağrıştıran sessizliği,bozan tek ses dalgaların ve rüzgarın sesi.
                                    


 KARAKUM; Şehir merkezine 2 km.uzaklıkta,Sinop yarımadasını çevreleyen yol üzerindedir.Adını ince simsiyah volkanik kumundan dolayı alan karakum pilajında cafe,restorant,bungalow tipi evler,karavan ve çadır yerleri de bulunmakta.


 

ADA;Sinop'un en yüksek tepesi olan eski Amerikan radarının olduğu bölge.Yükseklik ve daracık kıvrımlı yol gerçekten ürkütücü.Ama yine de cesaretinizi toplayıp adanın etrafında arabanızla turlayın ve o muhteşem manzarayı seyredin.
Adanın etrafını  resimde tepedeki  dar yolda ilerliyerek turluyorsunuz.Bir tarafınız uçurum,diğer tarafınız adeta yemyeşil bir vadi.

 Bizim gençler adrenalin yarışındaydılar adeta

ETNOGRAFYA MÜZESİ; 18. yüzyılın sonu 19.yüzyılın başlarında yapıldığı söylenen konak Kültür bakanlığı tarafından restore edilerek bugün Etnografya müzesi olarak hizmet veriyor.3 katlı konağın zemin katı taştan.Ahşap merdivenlerle çıkılan katlar,konağın tüm duvarları,tabanı,tavanı ahşap.Tüm ahşap duvarlar muazzam el işi motif,bordür desenleriyle süslenmiş.son kata bayıldım.
Eski zamanları anlatan gelin odası,kına gecesi,dede ve kahve pişiren nine figürleriyle bezenmiş odalar.Sizi o yıllara götürüyor adeta.Teknolojinin olmadığı o yıllarda öyle bir konakta yaşamak isterdim,hayalini  kurmamak elde değil.







Yeğenlerin ısrarına rağmen zamanımız yetmediği için gidemediğimiz 28 şelaleden oluşan meşhur Erfelek tatlıca şelalelerini gezmek nasip olmadı.Birde Seyit Bilal hz.Türbesini resimleyemedim. inşallah nasip olursa tekrar Sinop'a gidersek o zaman resimler paylaşırım.
Sizlere mini bir Sinop belgeseli sunmaya çalıştım.Daha yazıcak çok şey var ama,şimdilik bu kadar.
Sevgi ve selamlarımla sağlıcakla kalın...

           Tüm resimlerin üzerlerini tıklayarak büyültebilirsiz.

MAALESEF;
Sinop.Halkının karşı çıkmasına,mitingler düzenlemesine rağmen nükleer santral kurulması tehlikesiyle karşı karşıya.Eğer kurulursa. Bu gördüğünüz güzellikler.Nükleer santralin koruma ve girilmeye yasak alanında kalıcağı söylentisinden dolayı.Sinop bu güzellikleri kaybetme risk'i taşıyor.İnşallah bu güzellikleri kaybetmeyiz.İnşallah bu güzelliklere yazık etmezler.